Onur Ünlü, 1973 yılında İzmit’te doğmuştur. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesini bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yüksek lisansını yapan ve 1997 yılından beri piyasada senarist, yönetmen ve yapımcı olarak çalışan Onur Ünlü, ayrıca “International Advertising Association’s Diploma in Marketing Communication” sahibidir.[1]
Ünlü’nün senaristliğini ve yönetmenliği yaptığı filmleri ise Polis (2006), Çocuk (2007) ve Güneşin Oğlu (2008) adlı filmlerdir. Yönetmen son olarak Beş Şehir (2009) adlı filmin de senaryosunu yazmış ve yönetmenliğini yapmıştır, bu film henüz vizyona girmemiştir, ancak en iyi senaryo dalında 2009 Altın Portakal ödülünü almıştır.[2]
Onur Ünlü’nün yönetmen olarak ilk uzun metrajlı filmi olan Polis’in konusu şudur:
63. yaşını bugün dolduracak olan emektar ve efsanevi cinayet masası polisi Musa Rami, yıllardır peşinde olduğu meşhur mafya babası Payidar Selanikli’nin küçük oğlu Volkan Selanikli’yi öldürmek zorunda kalır. Volkan Selanikli ölürken Musa Rami’ye ağır tehditlerde bulunur fakat Musa Rami bunları önemsemez. Hatta aynı günün akşamı, ailesinin kendisi için hazırladığı sürpriz doğum günü partisi, Musa Rami’nin keyfini daha da artırır. Ancak ertesi gün polis merkezine gittiğinde tehditlerin ayyuka çıktığını öğrenir. Hatta gün içinde küçük torunu ile gezerken adamın birisi Musa Rami’nin kulağına bütün ailesini tek tek öldüreceklerini fısıldar. Fakat Musa Rami bu tehditlere kulak asacak durumda değildir; çünkü aklı, suç sosyolojisi üzerine hazırladığı bitirme tezi için kendisinden yardım alan genç Funda’yla fazlasıyla meşguldür. Ancak ‘tarzı’ gereği, asla haddini aşmaz ve Funda’ya duyduğu derin aşkı ona hissettirmez bile. Ne var ki, Funda ile görüştükleri bir günün sonunda ağzından burnundan aniden kan boşanınca gittiği kadim dostu Doktor Demir, ona, beyninde ur olduğunu ve en fazla iki ay içerisinde öleceğini söyler. Bu haber, Rami’yi ilkelerinden fedakârlık edip, hem ailesi hem de Funda’yla ilgili daha hızlı kararlar almak zorunda bırakacaktır.[3]
Onur ünlü bu filmiyle büyük başarı kazanmıştır. Filmin başrollerinde Haluk Bilginer ve Özgü Namal vardır. Aksiyon, dram ve komedi ögelerinin bir arada bulunduğu filmde dikkat çeken Musa Rami adlı karakterin özellikle dövüş ve çatışma sahneleridir. Bu sahneler fantastik bir yapıdadır, gerçeküstüdür. Türk sinemasında pek rastlanır bir tarzda değildir. Bu nedenle farklı ve görece şaşırtıcıdır. “Polisiye Türk Filmi” denildiğinde akılda canlanana uymamaktadır.
Bunun dışında, her ne kadar üzerinde bir çalışma yapmadan söylemek pek doğru olmasa da, filmdeki bu sahneler ve Musa Rami adlı polisin karakteri, Günah Şehri (Sin City/2005) adlı filmi çağrıştırır niteliktedir.
Yönetmenliğini Frank Miller, Robert Rodriguez ve Quentin Tarantino’nun yaptığı Günah Şehri adlı filmde Bruce Willis, şehirdeki en son dürüst polis Hartigan’ı canlandırmaktadır. Kariyerinin son saatinde, senatörün sadist oğlundan 11 yaşındaki bir kızı kurtarmak üzere bir grupla beraber işe koyulur, ancak beklenmedik olaylar gerçekleşir.[4]
Bakıldığında her iki filmin de başrollerindeki polis karakterlerinin benzer özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Her ikisi de benzer şekilde suçun ve yozlaşmanın yaşandığı şehirlerde geçmektedir. Üstün dövüş ve silah kullanma yeteneklerine sahiplerdir ve saygı değerdirler. Hatta Polis adlı filmin açılış sahnesindeki takım elbiseli dört mafya üyesiyle Musa Rami adlı polisin dövüşü, Tarantino filmlerindeki sahneleri daha da açık bir şekilde çağrıştırmaktadır. Üstelik her iki karakter de ölümcül rahatsızlıklara sahiptir ve bunu bile bile başladıkları son, başarması mümkün olmayan, işi bitirmeye kararlıdırlar. Sert yapılarını olmasına rağmen, oldukça insani duygulara sahiptirler.
Bu benzerlik ister esinlenme olsun, ister hiçbir bağlantısı olmasın, Onur Ünlü’nün bakış açısının dünya sinemasındaki farklı yaklaşımlarla paralel gittiğini göstermektedir. Çünkü Günah Şehri de bir çizgi romandan uyarlama fantastik bir filmdir. Yönetmen daha ilk uzun metrajlı filminde kendine özgü bir film yapmış, piyasaya uymamıştır.
Üstelik film tek düze bir yapıda da ilerlemektedir. Bazen şiddet ve çatışma içeren hızlı sahneler varken, bazen aşk ve tutku dolu, bazen hüzünlü, bazen de oldukça neşeli sahneler yer almaktadır filmde.
Kısaca, farklı özellikleriyle Polis adlı film, Türk sinemasında yeni ve yenilikçi girişimlerden biridir. Filmin, bilimkurgu yazarı Kurt Vonnegut’ın, “insanların gerçeklerle yetinmesine şaşırıyorum” sözüyle başlaması bile, bakış açısındaki farklı yönü gösterdiği söylenebilir.
Yönetmenin bir sonraki filmi ise, Türkiye’nin ilk fantastik çocuk filmi Çocuk’tur. Bu filmin konusu şöyle anlatılmaktadır:
Küçük yaşta kaçırılıp bir hırsız çetesinin eline düşen “Çocuk” adlı kahraman, çocuklardan nefret eden lakin özel bir TV kanalında çocuk programı sunan “Rüya” (Tuba Ünsal) ile tanışmasıyla, iki taraf içinde içinden çıkılmaz olayların başlamasının hikâyesidir. Çocuk hırsızlık çetesi içerisinde en başarılı hırsızlardan bir tanesidir. Hırsızlık yapmasının sebebi ise, her 30.000 YTLlik hırsızlık yaptığında çeteden bir çocuğun ailesine geri verilmesidir.
Rüya’nın çalıştığı tv kanalının sahibi ise çocukluğunu mutsuz geçirdiği için tüm çocukların mutsuz olmasını isteyip, çocukların hayal kurmalarının önüne geçmek için dışarıya bir melodi yayan esrarengiz bir kutu yaptıran “İsfandiyar” (Hayko Cepkin)dır. Amacı kendi TV kanalından bu kutuyla yayın yapıp, dünya üzerindeki tüm çocukların hayal gücünü engelleyip onları mutsuz olmasını sağlamaktır.[5] Çocuk ve Rüya ona engel olmaya çalışacaklardır.
Polis filminde olduğu gibi Çocuk adlı filminde de Onur Ünlü, Türk sinemasında farklı çalışmalar yapacağını göstermiştir. Ancak bu filmi “başarılı” olarak değerlendirmek pek mümkün değildir.
Polis filmini izleyen pek çok kişi de Çocuk adlı filmle büyük hayal kırıklığına uğramıştır. Yine de bu filmin hitap ettiği kitle ve güttüğü amaç farklıdır. Türkiye’nin ilk fantastik çocuk filmi olduğu rahatlıkla söylenebilmektedir. Bu girişim, yeterli maddi ve teknik olanaklar olmadan yapılmaya çalışılan Yeşilçam filmlerine benzetilebilir. Şuanda Yeşilçam kimilerince küçümsense de, o dönemin koşulları düşünüldüğünde, gerçekte saygı duyulması gereken bir dönem olduğu görülmektedir. Aynı şekilde Çocuk adlı film, farklı ülkelerdeki fantastik filmlerle kıyaslandığında başarılı görülmeyecektir. Yine de Türk sineması tarihinde bir ilk olması, farklı bir girişimde bulunulması ve buna cesaret edilmesi bile saygı duyulacak özelliklerdir.
Çocuk’tan sonra yönetmenin çektiği diğer film Güneşin Oğlu’dur. Bu filmin konusu da şöyle verilmektedir:
Bütün hayatını bir mucize bekleyerek geçiren Fikri Şemsigil, sonunda bu mucizeyi yaşar ve ‘Güneşin Oğlu’ olduğunu öğrenir. Fakat yaşadığı mucize, düşündüğünün aksine Fikri Bey’in hayatını alt üst eder. Fikri Bey’in ruhu artık, çevresindeki insanların bedenlerine girip çıkmaktadır. Ve sonunda Fikri Bey, bu kez, yıllarca beklediği mucizeden kurtulmak için, gerçeklerin peşine düşmek zorunda olduğunu anlar. Olaylar çığırından çıkmıştır. Peki, karşı apartmandaki komşusu dünyalar güzeli kız ne olacaktır?[6]
Bu filmde ilk dikkati çeken, yönetmenin Polis filmindeki oyuncularla çalışmasıdır. Bu, yönetmenin aynı oyuncularla çalışmak gibi bir özelliği olduğunu da ortaya koymaktadır. Çünkü son filmi Beş Şehir’de de Çocuk ve Güneşin Oğlu filmlerinde birlikte çalıştığı oyuncular yer almaktadır. Üstelik Haluk Bilginer yönetmen için “Daha çok film çekecek ve hepsinde de ben oynamak istiyorum.” demektedir. Ünlü de Haluk Bilginerle daha çok çalışmak istediğini ve “Bankası” adlı bir filmi yakında onunla çekeceğini söylemiştir.[7]
Yönetmen yine bu filmde de gerçeküstü ögelere yer vermektedir. Onur Ünlü ile yapılan bir röportajda, “Senaryosunu yazdığınız filmlerin çoğunda fantastik öğeler var. Bunun özel bir sebebi var mı?” sorusuna şu yanıtı vermiştir: “Filmlerimdeki fantastik öğeler, aslında “fantastik sinema” denen şeyin sınırları içinde kullanılıyor değiller. Ama genel olarak anlatmak istediğim şeye katkı yapacak her şeyi kullanabilirim.”[8]
Son filmi Beş Şehir’de de oyuncu Şebnem Sönmez kedi rolünü canlandırmıştır. Bu yine bir fantastik öge olmanın yanı sıra, yine Türk sinemasında, hatta dünya sinemasında bir ilk teşkil etmektedir. Çünkü oyuncuya yapılan kedi makyajı dünyada ilk kez uygulanmıştır.[9]
Onur Ünlü, şimdilik kısa olan film hayatında, her yıl yeni bir filme imza atarak üretkenliğini göstermektedir. Filmlerinin senaryolarını da kendi yazmakta, yönetmenliğini de kendi yapmaktadır. Üstelik Türk sineması için ilkleri gerçekleştirmekte, Türk sinemasına farklı soluklar getirmektedir. Kısaca, Onur Ünlü Türk sinemasının şu anki alternatif yönetmenlerinden biridir,demek mümkündür.
İlgili Görüntüler
[1] Bkz. http://www.sinema.com/kisi/19599/onur-unlu (15.11.2009)
[2] Bkz. http://www.altinportakal.org.tr/ (15.11.2009)
[3] http://www.sinematurk.com/film.php?action=goToFilmKeywordsPage&filmid=16332&type=film#konu (15.11.2009)
[4] Bkz. http://www.sinema.com/makale/11-3894/gunah-sehri-sin-city-vcd (15.11.2009)
[5] Bkz. http://www.sinematurk.com/film.php?action=goToFilmKeywordsPage&filmid=20457&type=film#konu (15.11.2009)
[6] http://www.gunesinoglu.com/ (15.11.2009)
[7] Bkz. http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=EklerDetay&ArticleID=907152&Date=23.12.2008&CategoryID=41 (15.11.2009)
[8] http://www.sinemalar.com/haber/578/Gunesin-Oglu-Ozel-Roportaji/ (15.11.2009)
[9] Bkz. http://www.antalyasanat.net/?p=747 (15.11.2009)
Bir yanıt yazın