20. yüzyılın başında yeni yaşamı ve yeni yaşamın teknolojisini özne olarak tanımlayan, hareket ve dinamizme önem veren, geleneksel kuralları yıkma amacı güden bir sanat akımı olarak doğmuştur, Fütürizm.
XX. yüzyılın başlarında, büyük siyasi ve askeri olaylar meydana gelmiştir. Bunların sonucu olarak toplumlar, çok acı sosyal dertlerle karşılaşmışlardır. İnsanlar ya şaşkına dönmüş, ya da dünyaya yeni bir yön vermek için, sıkı bir çalışmaya koyulmuşlardır. Gerçek olan bir şey varsa, makine, ekonomik yaşama tam güçle girmiş, fabrika gürültüleri bütün dünyayı sarsmaya başlamıştır. Böylece insan emeğinin ağır adımları yanında, baş döndürücü bir hız meydana gelmiştir. Her şey bir hızlılığa bağlanmıştır.
Bu hızlılık karşısında sanatçı da kendinde bir hız bulmuş, tablosunu ya da şiirini bu hıza uydurmak ihtiyacını duymuştur.
İşte bu ihtiyaç, “Fütürizm” akımının doğuşuna neden olmuştur. Fütürizm akımı, böyle bir ortamda, sanatçıların ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıkmıştır.
Fütürizm Nedir?
“Fütürizm” (futurisme) kavramı, Fransızca’da “gelecek, gelecekteki, gelecek zaman, müstakbel” anlamındaki “futur” kelimesinden türetilmiştir. Anlamı “gelecekçilik”tir.
Sanayi ve medeniyetinin şekillendirdiği modern hayat ortamında doğan fütürizmin amacı; bu hayatın en belirgin niteliği durumundaki yenilikleri, dinamizmi, hızı, değişimi, heyecanı, sanata taşımak ve sanatın diliyle ifade etmek; dolayısıyla sanat-hayat arasındaki kopukluğu ortadan kaldırmaktır. Yani fütürizm, endüstrileşmenin bütün insan hayatına ve faaliyetlerine aktarılması teşebbüsüdür. Zaten onlara göre hayat sürekli bir değişim ve dinamizm içerisindedir. Bu sebeple fütüristler, sanatın her türüne makineyi, hızı ve dinamizmi sokmak istemişler; makineye duydukları hayranlığı ifadeye etmeye çalışmışlardır.
Yeni bir hayat ve yeni anlayış içerisinde olan fütüristler, sanat ve edebiyatı baştan başa yenilemek arzusuyla kendilerinden önceki tüm sanat akımlarını reddederler. Rus fütüristleri bu konuda şunları söylerler: “Biz, çağımızın yüzüyüz. Çağımızın av borusu, sözcükler sanatında bizimle ses veriyor. Geçmiş daracıktır. Akademi ve Puşkin, hiyerogliflerden daha anlaşılmazdır. Puşkin’i, Dostoyevski’yi, Tolstoy’u vb.’ni çağdaşlık gemisinin bordasından fırlatıp atmak gerekir.”
Fütüristler, geleneksel tema ve şekilleri bir yana bırakarak, modern çağın, tekniğin, makine gücünün halde sağladığı ve gelecekte sağlayacağı bolluğu, refahı, huzuru savunurlar. Onlar, gerek resim, gerekse şiirde hayatı dinamizm içinde vermek ve daima değişeni yakalamak isterler. Ayrıca geçmiş-hal-gelecek ve bunlara ait duygular aynı anda verilmeye çalışılır; fakat alışılmış cümle, sanat tarzları ve mecazları yıkarak. Şiirin şeklinde yenilikler getiren fütüristler, vezin ve kafiyeyi kaldırmış, şiir sentaksını ve söyleyişi basitleştirmişlerdir. Modern hayata dönük, belli bir mısra tekniği olmayan, tabii, şekil verilmemiş duyguların beslediği bu şiir, bir anlamda materyalisttir. Aslında fütürist şiirde duygunun yerini makine, çark ve fabrika gürültüleri almıştır. Bildirilerinde bu konuda şunlar yazılıdır:
“Söz dizimine, noktalamaya, sıfata, zarfa hayır! Fiil mastar halinde kullanılacaktır; çünkü yalnız mastar halindeki fiil, hayatın sürekliliğini duyurabilir. Sıfat kalkacaktır; çünkü bu yolla çıplak kalan isim, asıl rengini koruyabilecektir. Zarf kalkacaktır; çünkü cümleye, tedirgin edici bir ton birliği verir. Hep çift isim kullanılacaktır; yani isim, art arda herhangi bir bağlaç olmaksızın, kendine benzeyen bir başka isim tarafından izlenecektir.”
Fütürizm Bildirisi
“Manifesta du Futurisme (Gelecekçilik Bildirisi)” Filippo Tommaso Marinetti tarafından 1909’da Paris’te yayımlanmıştır. Bildiride yer alan bazı cümleler şunlardır:
“Biz, şiirlerimizde tehlike tutkusunu, enerji ve ataklık alışkanlığını dile getirmek istiyoruz. Korkusuzluk, gözü peklik, başkaldırı, şiirimizin başlıca ögeleri olacaktır. Edebiyat şimdiye dek dalgın hareketsizliği, kendinden geçişi ve uykuyu övdü. Biz, saldırgan dinamizmi, hummalı uykusuzluğu, koşuyu, ölüm perendesini, şamarı ve yumruğu yücelteceğiz.
Dünyanın görkemliliği yeni bir güzellikte zenginleşti: hız güzelliği. Ateş soluyan yılanlara benzer borularla donatılmış bir yarış otomobili, kükreyen bir yarış otomobili, Samothrake Nike’si heykelinden daha güzeldir.
Biz, müzeleri, kitaplıkları, her türlü akademiyi yıkmak istiyoruz.
Biz, çalışmanın, zevkin ya da ayaklanmanın harekete geçirdiği büyük toplulukların şiirini söyleyeceğiz; modern kentlerdeki devrimleri yaşayan çok renkli ve çok sesli yığınları söyleyeceğiz; şiddetli elektriğin ayışığı altında yangın gibi parlayan şantiyelerin ve tersanelerin gece coşkusunu; dev koşucular gibi bir yandan bir yana nehirleri aşan, güneşte bıçak gibi parıldayan köprüleri; ufukları koklayan serüvenci gemileri; üzengisi borulardan yapılmış kocaman çelik atlar gibi, raylar üzerinde eşelenen geniş göğüslü lokomotifleri; pervanesi rüzgarda bir bayrak gibi çırpınan uçakların akıp giden uçuşlarını söyleyeceğiz.”
Kaynaklar:
- Çetişli, İsmail. Batı Edebiyatında Edebi Akımlar. 6. baskı. Ankara: Akçay Yayınları, 2004.
- Gariboğlu, Kemal. Edebiyat Bilgileri: Batı’da ve Bizde Edebi Akımlar (Ecole’ler). 3. baskı. Ankara: Gariboğlu Yayınları, 1960.
- Eroğlu, Özkan. Öznel-Nesnel Yaklaşımlı Sanatın Tarihi.1 baskı. İstanbul: Kolaj Kitaplığı, 2007.
- http://bilmuh.ege.edu.tr/Duyurular/oguzmanas/UniversitelereDuyuru.htm
Bir cevap yazın